“MADENCİLERİMİZ YİNE YENİDEN DESTAN YAZDI!”

Cumhuriyet Halk Partisi Zonguldak Merkez İlçe Başkanı Ebru Uzun 6 Şubat tarihinde meydana gelen ve 10 ilin etkilendiği depremlerde görev alan ekipler ve Zonguldaklı madenciler ile ilgili bir basın açıklaması yayımladı.

Uzun açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

“Kara talihimizin kara elli, kara yüzlü, ak alınlı kahramanları; sizlerle ne kadar gurur duysak az kalır. Daha dün arkadaşlarınızın, kardeşlerinizin kaybının derin acısı yüreklerinizi yakarken sizler deprem enkazlarında kurtardığınız hayatlarla Türkiye’nin kalbinde serinlik oldunuz. Kendi dertlerinizi unutup depremzedelerimizin derdine derman oldunuz. Bilginin, emeğin, liyakatin, azmin, inanmanın, fedakarlığın, zora dayanmanın, yılmamanın, korkusuzluğun, başarının ne olduğunu Türk Milletine bir kez daha anlatmayı başardınız. Sadece biz hemşehrilerinizin değil tüm Türkiye’nin gözü, kulağı ve duaları sizlerleydi. Sizden gelecek müjdelere dikkat kesildi insanımız. Verdiğiniz her müjde ve gösterdiğiniz tüm yararlılıklar için binlerce kez minnettarız. 
 Yaşanan deprem çok büyüktü, enkazlarda çalışmak bir o kadar çetindi. En kötüsü de yaşanan imkansızlıklardı. Çünkü AFAD organizasyonsuzluğu başlı başına bir AFET haline gelmişti. GSM şirketleri can kayıplarının artmasına hizmet ederken bir taraftan da soğuk hava canlarımızı almaya yemin etmiş gibiydi.
 Depremin ilk anından itibaren Zonguldak Milletvekilimiz Sn. Deniz Yavuzyılmaz’ın mücadelesi ile madencilerimizin deprem bölgesine intikali sınırlı da olsa gerçekleşmeye başlayabildi. AFAD gerek görmediği için madencilerimizin deprem bölgesine intikali  gecikti. Neden sonra bir ekip talep edilmiş ve 12 kişi yola çıkarılmıştır. Ardından milletvekillerimizin ısrarları, ricaları ve hatta kavgaları sonucu 85 madencimiz daha yola çıkarılmış ancak otobüsle nakilleri sağlanmıştır. Köprü yaptık, yol yaptık, havaalanı yaptık diye övünen iktidar iş can kurtarma ekiplerinin sevk edilmesine geldiğinde helikopteri, uçağı çok görmüştür. Arama kurtarma ekiplerinin öncelikli olarak bölgeye intikalini sağlaması gereken AFAD uçaklarda öncelik sırasını battaniye taşımaya vermiştir. İlk kurtarma ekibimiz çetin hava şartları ve uzun otobüs yolculuğu sonucu ancak 30 saat sonra deprem bölgesine intikal edebilmiştir. Pek çok depremzede vatandaşımız bu kabul edilemez gecikmeler ve bozuk organizasyon yüzünden enkazın altında ya yaralarından yada soğuk hava şartları nedeniyle can vermiştir.
 İntikal kararı alınması ve sevkiyat sırasında başlayan problemler biliyoruz ki deprem bölgesinde de artarak devam etmiştir. Her konuda sınıfta kalan AFAD yönetimi madencilerimizin karşılanması, çalışma alanları, dinlenme, temizlik ve tuvalet ihtiyaçlarının karşılanması noktasında da AFET olmaya devam etmiştir. Türkiye ekran başında 200. saatte mucize kurtuluş haberleriyle sevinç göz yaşlarına boğulurken ilk 48 saatte kurtarılabilecek canlar acı içinde ve donarak hayatını kaybetmiş ve bu bozuk organizasyon sebebi ile adeta bir katliam görüntüsü akıllara gelmiştir. AFAD ın İlahiyatçı Başkanı ne yazık ki cenazelerimizin yıkanmasını bile sağlayamamıştır. Hangi bilgi, donananım, liyakat, başarı ve becerileri ile AFAD a başkan olduğu bilinmeyen zat zaten ortada da yoktur. Tıpkı diğer sorumsuz sorumlular gibi. 2022 yılına kadar AFAD teşkilatının Bilişimden Sorumlu Başkanlığını yapan İrfan Keskin isimli şuursuzun bir panelde Osmanlı Okçusu Kıyafetleri içinde yaptığı gösteriden de anlaşılacağı gibi Afet Yönetim Kurumu soytarıların elinde oyuncak olmuştur. Bütün bunlardan kendine en ufak pay çıkarmayan İçişleri Bakanlığı ise vatandaşı, habercileri, sosyal medya fenomenlerini tehdit etmekten öte geçememiştir. 
 Afet bölgesi yol kesen eşkiyaların cirit attığı bir alan olmuşken sadece inkâr etmekle yetinenlerin sebep olduğu manzara 1974 Yapımı SALAKO film sahnelerine rahmet okutur hale gelmiştir. Hele bir tırın önünün kesilmesi videosu var ki… bu ne cesaret? Nerede o bizim dünyaya ayar veren bakanımız, nerede dünya liderimiz? Bu ülke hangi ara yol eşkiyalarının, başıbozukların, yağmacıların, hırsızların arenası hale geldi? Bu ülkenin yaklaşık 500 bin askeri personeli yok muydu? Polis ve Bekçi personeli 350 bin civarında değil miydi? Jandarma personeli yaklaşık 200 bin kişi değil mi? Neden iki gün boyunca asker kışlasından çıkmadı? Devleti yönetenler işin ciddiyetini mi fark edemediler bilemem ama bu gecikmelerden ötürü can veren her bir vatandaşımızın ve yakınlarının sorumluluğundan kaçamazlar. Bu büyük vebal bu dünyada da öbür dünyada da yakalarını bırakmayacaktır. Yirmi senedir ekonomiyi büyüttüklerini iddia edenler, “lokomotifimiz” dedikleri inşaat ve beton sektörünün enkazı altında bırakmışlardır ülkemizi. 20 yıllık beton saltanatı 2 dakikada çökmüştür nitekim. Betonla böbürlenenler depremzede vatandaşlarımıza günlerce çadır dahi temin edememişler çadıra ulaşabilen vatandaşlarımızın ise soğuktan donmaları karşısında yeniden çaresiz kalmışlardır. Kış şartlarının en ağır yaşandığı şu günlerde yazlık çadırlarda bebekler, çocuklar, engelli vatandaşlar ve yaşlılarımız hala tir, tir titremektedirler. Enkazda yaşam mücadelesini kazananlar bugün donmamak için ayrı bir mücadeleyi yazlık çadırlarda vermektedirler.
 Görüldüğü gibi neresinden baksanız afet içinde afetler yaşanmaktadır. İşte tüm bu olumsuz şartlar içinde yeniden destan yazan madencilerimizin hakkını ödemek mümkün değildir. Üstelik her alanda yaşanan çökme hikayelerine bu kez de madencilerimizin canları pahasına kurtardıkları canların başarılarına çökme hikayeleri eklenmiştir. Enkazdan madencilerimizin çıkardığı depremzedeyle son anda TV kameraları karşısında poz vermek AFAD personellerine layık görülmüştür. AFAD ın belki de tartışmasız başarılı olduğu alan bu çökme hikayeleri olarak kalacaktır.
 Ancak unutulmasın ki günlerce enkaz altında yardım çığlığı atarak en sonunda çaresizce can veren halkımızın feryadına kulak tıkayanlar önünde yada sonunda bu vebalin ateşi ile yanacaklardır.
 Madencilerimizin temel ihtiyaçlarından yoksun, soğukta, karda, yağmurda, beton yığınlarının arasında verdikleri amansız mücadele nasıl destan haline gelmişse basiretsiz, liyakatsiz, iş bilmez, yönetim de o derece aklında kalacaktır Türk Milletinin.
 Daha anlatacak çok şeyimiz var ve susmayacağız. Halkımızın hakkını her platformda arayacağız. Türk Milletinin başı sağ olsun ve geçmişler olsun aziz vatanım.
 Madenci kardeşlerimize şükran ve minnetlerimle…”