reklam
reklam
Lens Medya Haber ZONGULDAK Kadınlar sokakta, evde ve işte güvende değiller!

Kadınlar sokakta, evde ve işte güvende değiller!

Zonguldak Demokrasi Platformu, Zonguldak'ın Çaycuma İlçesi'nde son birkaç haftada yaşanan kadınlara yönelik cinayet ve taciz olayları ile ilgili açıklama yaparak "Kadınlar sokakta, evde, işte güvende değildir. Çocuklar hâlâ erken yaşta doğum yapmaya zorlanmakta, şiddetin en savunmasız hedefleri olmaktadır. Kadın örgütlerinin de vurguladığı gibi; “Artık susmak, suça ortak olmaktır" ifadelerini kullandı.

Okunma Süresi: 3 dk

Zonguldak Demokrasi Platformu, kadınlara yönelik uygulanan cinayet ve şiddetle ilgili açıklamalarda bulunarak "Kadınların yaşam hakkını, çocukların geleceğini savunmak için; adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün sesi olmaya devam edeceğiz" denildi.

Zonguldak Demokrasi Platformu'ndan yapılan açıklama şöyle:

"Kadına Yönelik Şiddet Tesadüf Değil, Sistemin Sessizliğidir!
Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde son haftalarda yaşanan kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve şiddet olayları toplumun vicdanını derinden yaralamıştır. Henüz 16 yaşındaki Hasret Akkuzu’nun su kuyusunda ölü bulunması, 43 yaşındaki Gönül Karakök’ün kayınpederi tarafından vurularak yaşamını yitirmesi ve çocuk yaşta doğum yapan kız çocuklarının varlığı, artık hiçbirimizin görmezden gelemeyeceği bir toplumsal çöküşün göstergesidir.
Bu olaylar münferit değil, kadını ve çocuğu koruyamayan bir sistemin, cezasızlık kültürünün ve kurumsal ihmallerin sonucudur. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet, toplumsal yapının en kırılgan yerinde derinleşmektedir. Bu durum yalnızca Çaycuma’nın değil, tüm Türkiye’nin gerçeğidir.
Zonguldak Valiliği’nin basına verdiği resmi bilgilere göre, 2025 yılı içerisinde il genelinde kişilere karşı 2.244 önemli suç işlendi ve bunların büyük bir kısmı kadın ve çocuklara yönelik tehdit, saldırı, cinsel istismar ve şiddet vakalarından oluştu. Aynı açıklamada 2024 yılı boyunca 15 bini aşkın kadına KADES eğitimi verildiği belirtilse de, bu eğitimlerin yaşamı korumada yeterli olmadığı acı biçimde ortadadır.

Kadın sorunu yalnızca bugünün bir meselesi değil, tarihsel olarak sınıflı toplumların ortaya çıkışıyla birlikte şekillenen köklü bir eşitsizlik biçimidir. Özel mülkiyetin doğuşu, ataerkil aile yapısının güçlenmesi ve devletin egemenlik biçimleri, kadının toplumsal konumunu ikinci plana itmiştir. Kapitalizm, bu eşitsizlikleri çözmek yerine derinleştirmiş; kadın emeğini hem ucuz işgücü hem de ev içi görünmez emek olarak sömürmüştür.
Dolayısıyla bugün yaşanan kadın cinayetleri ve şiddet vakaları, sadece bireysel sapmalar değil, sömürü düzeninin ve erkek egemen ideolojinin somut sonuçlarıdır. Kadınların kurtuluşu, yalnızca yasal düzenlemelerle değil, ekonomik ve toplumsal eşitliği hedefleyen köklü bir dönüşümle mümkündür. Ev köleliğini ortadan kaldıran, toplumsal bakım sistemlerini kamusal hizmet haline getiren, kadınları siyasetin ve üretimin öznesi kılan bir anlayış olmadan gerçek özgürlük sağlanamaz.
Kadınlar sokakta, evde, işte güvende değildir. Çocuklar hâlâ erken yaşta doğum yapmaya zorlanmakta, şiddetin en savunmasız hedefleri olmaktadır. Kadın örgütlerinin de vurguladığı gibi; “Artık susmak, suça ortak olmaktır.”

Bizler, Zonguldak Demokrasi Platformu olarak diyoruz ki:
• Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadele, yalnızca adli bir mesele değil; insan hakları, toplumsal adalet ve demokrasi meselesidir.
• Cezasızlık kültürü son bulmalı, kadın ve çocuklara yönelik suçlarda özel savcılıklar oluşturulmalıdır.
• Risk altındaki kadın ve çocuklara yönelik sosyal destek mekanizmaları güçlendirilmeli, yerel yönetimlerle kamu kurumları arasında etkili işbirliği sağlanmalıdır.
• Erken yaşta evlilikler, çocuk istismarı adı altında meşrulaştırılamaz; her biri ağır bir suçtur ve bu suçların önlenmesi devletin asli görevidir.


• Kadın cinayetlerinin politik olduğunu, eşitlik ve adalet mücadelesinden bağımsız değerlendirilemeyeceğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Kadının özgürlüğü, toplumun özgürlüğünün ölçüsüdür. Eşitsizlik, sömürü ve şiddet sürdükçe, ne adalet ne de barış kalıcı olabilir. Bizler, Hasret’in ve Gönül’ün ardından bir kez daha söz veriyoruz: Bu acıya alışmayacağız, bu sessizliği kabullenmeyeceğiz.
Kadınların yaşam hakkını, çocukların geleceğini savunmak için; adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün sesi olmaya devam edeceğiz."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *